30 Eyl 2013

Park Muhabbetleri

   Yazmassam çatlarım. Gün bugün , olay yeri bizim sitenin parkı. Borayı okuldan almışım zaten canım çıkmış haydeee parka bir daha. Sitenin cücükleride pek bi alakadar benimle ve Borayla. Eeee öğretmenlik mesleği bi çocukları cezbediyor işte. Derken salıncakta saçları annesi tarafından meç yapılmış! (meç nedir bilmem siyahın üstüne sarı sarı boyalar işte) saçını sordum. Sormaz olaydım. Yanaştı yapıştı ilgi bekledi durdu. Ha bire de şiir okuyo bir taraftan. Önce aldırış etmedim. Ama durup durup tekrar edince bir dikkatimi vereyim dedim. Aynen şu :
 
  -Yıkadığı giyilmez
    pişirdiği yenmez
    kazancı bereketlenmez
   çocuğundan hayır gelmez!!!!!

   şok şok şok!!Dedim bir daha söyle ne bu? Yanıma gelirsen söylerim diye şart koydu. Yok yok ben burdan duyarım dedim. Başladı :
 
    -32 farzı bilmeyenin
     yıkadığı giyilmez
     pişirdiği yenmez
     kazancı bereketlenmez
     çocuğundan hayır gelmez....

   Cidden şok oldum. Kız 5-6 yaşlarında. Okula gidip gitmediğini sordum. Bilmem ne kursuna gidiyormuş. Dedim sen biliyormusun 32 farzı? Yok ama dedi İslamın beş şartını saymaya başladı. Güldük o ara arkadaşla. İkimizde bilmiyoruz ama durumun bu kadar vahim olduğunu da bilmiyoruz tabi.

   Dini eğitimde şu korkutmaları bırakıp sevdirerek yolumuzu çizsek nolur yani haa! Bu yaştaki çocuk anlıyormu bu şeylerden bide? Neyse yorumlamıcam.İzninizle şindi 32 farzı ezberlemeliyim.

9 Eyl 2013

Kreş Günlükleri - 6

  Haftasonu tatilinin ardından endişeli uyandık tabi. Biraz zor kalktı anne az daha uyuyucam dedi. Kıyamadım ama bugün benimde okulda olmam gerektiğinden uyandırmak zorunda kaldım. Üstelik yeniden başlayan vertigomla başetmeye çalışırken. Hiç gitmeyeceğim etmeyeceğim demedi. Hazırlandı , oyuncak şenliği için akşamdan seçtiği arabasını aldı anne sen beni bırakıcakmısın dedi. Yine açıklama yaptım ve usulca bindi arabaya. Kapıda yine güleryüzlü öğretmenimiz bizi karşıladı. Öğretmenini öptü bize el salladı ve gitti. Emrahla güne güzel başlamanın sevinciyle düştük yollara.

  Kapıda beklerken yine koşarak kucağıma :

  -Anneeee mutlu mutlu oynadım anneeeeee!!! diye okulu inletti. Sarıldık koklaştık hemen sohbete başladık.


  Günün ilginç sohbeti oğlumun duygusal anlamda ne kadar büyüdüğünü ispatladı bana. Tabiki bu sohbetlerimiz kaka esnasında öyle fiskos masa başında değil nacizane banyomuzda klozet başında :

  - Bugün oklda ençok hangi arkadaşınla oynadın?

  - Hiçbiriyle :) şaka yaptım anne :)

  - Ne şanslısın bak burada birsürü arkadaşın oldu , bu seferde ben arkadaşsız kaldım :(

  - Aaa neden ?

  - Çünkü biz senin ihtiyaçların için buraya geldik , bu yüzden arkadaşlarım hep Ordu 'da kaldı. Tuba teyze , Pınar teyze , Özge teyze , Suzan teyze ........ tüm arkadaşlarım orda kaldı :(

  - Ama üzülme ben senin arkadaşınım :)

  - Kıyamam büyüdünde anneye arkadaş mı oldum sen :)

  - Fatmaya gidelim anne , onunla daha mutluydum anne , Orduya gidelim , orda yolda oyuncakçı vardı , o çok güzeldi.Fatmayı özledim anne ........

   daha ne yazılırki , her şey bir arada olmuyor işte.......................

3 Eyl 2013

Kreş Günlükleri - 2

  Bora hadi bakalım okula geç kalacağız.

  - Ben okula gitmeyeceğim , okul çok saçma!

  Hadi bakalım burdan buyur.Daha bir günlük okullu okulu saçma buluyor :) Öyle anlıyorumki onu , aklından geçenleri , korkularını...Sürekli konuşuyoruz , anlatıyoruz ama anlamak istemiyorum diyor!

  Neyse hazırlanıp yola düştük. Arkadaşlarına ve öğretmenine gofret aldık. Okulun önünde bir beş dakika oyalandı girmek istemedi içeri. Öğretmeni sağolsun kapıda karşıladı , ikna etmeye çalıştı. Gofretleri dağıtma bahanesiyle girdik içeri. Ben gideyim sen arkadaşlarınla oyna istersen dedim. Mırın kırın etti ve sonra ben vınnnn. Ama nasıl vın okuldayım ve arada kulağım sınıf kapısında. Ohhh şükür ağlamıyo , eyvahhh yine başladı cümleleri peş peşe sıralandı bir süre. Derken bizim oğlanı bastıran başka bir afacan olayı ele geçirdi. Benimki onu görünce sustu. Bende Emrahla çıktım artık son bir saat.

  Okula geldik , haber gönderdik bora gelsin diye. bekle bekle yok! Öğretmeni geldi gelmiyor sınıfta oynayacakmış dedi. Allahhhh dünyalar benim oldu. Sınıfa girdim , yavrum bir mutlu.

  -Anneeeee ben az ağladım , öğretmenimi üzmedim anneeee :)

  Yerim senin ağzını. Okuldan ayrılmamız yarım saati buldu. Bize mantar boyamış , yemeğini bitirdiği için öğretmeni çikolata vermiş , yemekte beyaz pilav , cacık , birde küçük tavuk yemiş.Ama su yokmuş. Öğretmeninden iste dedim. Anne sen iste ben diyemem dedi. Hiç tuvalete gitmemiş. Bu biraz zaman alacak sanırım. Birde arkadaşlarıyla oynamış. Birinin adı Betül diğer kız arkadaşın adınıda hatırlamıyormuş.Ben onun anlattıklarını dinlemeye bayılıyorum. Zaman olurda bu yazıları okursam.....

  Kreş seçmek çok önemli evet. Az önce öğretmeni aradı. Boranın keyfi nasıl , bugün daha farklıydı , yapmamı istediğiniz birşey varmı diye. Çok sevindim. İlgi görmek çok farklı birşey.İçim rahat. İnşallah daha iyi olacak.

2 Eyl 2013

Kreş Günlükleri - 1

  Sabah kahvaltıdan sonra giyindik kuşandık düştük yollara. Bora hevesli ama gergin bir o kadar. Öğretmeni kapıda karşıladı , kucakladı , sevdi....veeeee bizimki başladı ağlamaya . Anne beni bırakma annee , pencereden bize bak anne , aaaa burada ne yapıyorsunuz de annee....gitti. Sonra yine öğretmeninin kucağında geldi , seni öpüp gidicem ağlamayacağım dedi ve yine gitti. Biz o aralar okulun kapısındayız tabi. Mekanı terk edemiyoruz ma'aile. Boynumuzda bir büküklük sanki birimiz başlasak diğeri narayı koparacak. Neyseki ikimizde sakinliğimizi koruyup onu anlamaya çalışıyoruz. Derken içimiz rahat işlerimize koyulduk. Yarım saat geçmedi öğretmeni aradı çok ağlıyor gelin isterseniz diye. Böylece okula geri dönüp sınıfa atıyorum kendimi. Tek isteği yanında olmam. Gerisi boş bağırtı. Çocuklar masayı davul yapıyor - ağlıyor ; çocuklar kanguru gibi zıplıyor - ağlıyor...Bir taraftanda öğretmenimi üzdüm diye üzülüyor yavrum.

   Sonra yemek saati geldi. Ben hep yanındayım tabi. Yemekten sonra keyiflendi. Öğretmeni çikolata hediye etti yemeğini bitirdiği için. Düştük evin yoluna...

  Tecrübe isteyen mevzu kesinlikle.Alev hanımı aradık tabiki.Yarım gün başlamasını , hergün süreyi kısaltarak yanında olmamı söyledi. Doğru birşeyler yapmışız işte. Ama ne biberon nede bez bıraktırmaya benzemiyor. Adam korkuyor işte. Annesizlikten , sesten , çocuklardan , yalnızlıktan.....Kreşe başlayan çocuklarda 3 temel korku olurmuş :

  1- Ya annem beni burada bırakır almazsa.

  2- Ya öğretmenim kızarsa (bu kötü bir bakış bile olabilir. )

  3- Ya altıma kaçırırsam (bir yabancıyla tuvalete gitmek istemez.)

  Durum böyle yani.Ama başta tepki vermesi iyiymiş.Başta tepki vermeyen en geç 2 hafta içinde başlarmış. Ya anneden ayrılma yada kuralsız ve düzensiz çocukların sıkıya gelememesiymiş sebep. Düşününce benimki yine iyi diyorum. Bir alışsa düzenden kuraldan sıkıntı çekmez yavrukuş.Neyse yarın görüşürüz. İnşallah daha iyi bir gün oğlumun olur.

1 Eyl 2013

başımızda var bi konak

  herkesin bir derdi vardır başında. boranın ki sadece konak. sadece dediğime bakmayın bıktırdı artık. bu durum bazı çocuklarda sadece bebeklik döneminde bazılarında 7 yaşına kadar bazılarında ergenliğe kadar bile devam edebilirmiş. haftada bir zeytinyağına bulanan saçlar taranır,taranır,taranır... konaklardan arındı derken hoop bakmışsın yine. çocuğumda saç kalmadı nerdeyse. üstelik farkında olan kerata (anası kılıklı) sürekli kafasıyla oynamakta , konakları koparıp kanatmakta. doktora kaç kere gittik. her biri bir ürün önerdi. uzun zaman babe kullandık. bu sefer annelik doktorluğuna başvurarak mustela aldık. valla boşuna zaman kaybetmişiz babeyle. mustela yumuşatıyor ve kabartıyor konakları. böylece en azından saç kaybını önlemiş oluyoruz. kesin çözüm değil tabi bitirmiyor ama azaltıp yumuşatması bile yetti. her bünye farklıdır tabi bunu unutmamak gerekir.

borakus 33 aylık

  yine aklımda biriktirmeye çalışıp malesefki neydi o yazacaklarım diye düşündüklerim var.unutkanım işte ne yapayım.arkadaşlarım olsa b12 eksikliğinden olmasın ilacı içiyomusun diye dalga geçerlerdi.bora büyüdü işte hemde okula gidecek kadar büyüdü maşallah.

  *unutmadan yazayım dün yine ıpad elinde ve tabiki talking tom benzeri konuşan hayvanlardan biri açık benimki beste yapıyor.aynen şöyle:
    'gözlerini kapa bebeğim,
    seni alır dağlara giderim.' arabesk takılıyor sanırım ama hala gülümsetiyor beni uşağım :)

  *yeni evimizle beraber odası oldu yavrunun.çok mutlu bunun için.kim gelse heyecanla gelin size odamı göstereyim diye koşturuyor.biz tabi tedirgin olduk başta yatarmı yatmazmı diye.çok şükür yavrum yine bize ispatladı kendini.arada bir anneeee diye bağrıyo o ayrı.suyunu başucuna koyuyorum biliyor.yinede annenn suuu diye bağrıyor , beni görüyor suyunu içip geri yatıyor.

  *yeni ev ama sanki oradaki arkadaşlarımızın ve yegane arkadaşı fatmanın buraya geleceğini düşünüyor heralde bazen.sonra çok uzak gelemezler demi anne diyip kabullenme yolunu seçiyor.her fatma dendiğinde içimde bir sızı oluyor işte.o yavrum orda arkadaşsız kaldı borasından ayrıldı diye....

  *uyumak ve yemek yemek öncesi hep bir inatlaşma hakim.uyumucammm , acıkmadımmmla başlayan bir karşı çıkma mevzuu.herşeye karşı geliyor neredeyse.sonuçmu tabiki uykuya ve yemeğe ikna oluyor.Allahtan hemen kanıveriyor.yeterki dilinden anla.

  *burada çok cesaretlendi.hayatta yapmaz dediğin şeyleri deniyor.hep emrahla göz göze bakıp sanki yeni yeni normal çocuk oldu diyoruz.çünkü bora temkinlidi,dikkatlidir,düşüncelidir...geçen denize gittik mesela tutturdu ben denize clopp diye atlıyıcam.atladı ve yüzdüde.biz bakalaldık.aştı kendini benim oğlan aştı.
   parkta kayarken yok çıt dedi yok o çekilsin çarparım gibi korkuları vardı.şimdi burda arkadaşlarıyla bir kayıyorlar alt alta üst üste.gık demiyor.diyorum ya ahaki bora çocukluğunu yaşamaya başladı.onun içinde çok mutlu.yapabildikleri ona güven veriyor.
  eskiden parka giderdik bizi yanında isterdi.şimdi anne baba siz oturun ben oynayayım diyor.vayy bora vay.

   *ancak oyun arkadaşları şu sıralar kendinden büyük ve ablalardan ibaret.burda da buna alıştı.ablalar hep dediğini yapıyor heralde ondan.yaşıtlarıyla pek uyumlu değil bu aralar.

  *elindekini hep kaptırıp ağlayan bora ile çalışmalarımız sonuç verdi.şimdi ne kaptırıyor ne ağlıyor.birde paylaşmaktan hoşlanmıyor bu aralar.buda sanırım hep ona ait olan şeyleri alıp götürecekler diye düşünmesinden.okulda onada alışır.

  *çizgi film izlemek ve ıpadle oynamak çok keyifli bu aralar bora için.sınırlandırıyoruz tabi ama alıştı.eee biz ev eşya bilmem ne derdine düştük dursun diye ha bire tv açtık ıpad verdik eline olacağı buydu.ilk birkaç gün oyuncakları özlediğinden oynadı vakit geçridi şimdi bitti.bizde bu yüzden sokaklarda hem yeni şehrimizi tanıyoruz hemde borayı yoruyoruz ne yapalım.

  *utangaçlık ve duygu alımında dorukta bu aralar.üzülsem yada malum ağlasam bir haller oluyor hemen dudağını büküveriyor.artık hiçbişey saklayamıyoruz ondan.yanında kıyafetlerimi giyecek olsam utanıyor bir bakışlar kaplıyor yüzünü bayılıyorum.bayılmak bir tarafa artık daha dikkatli davranıyoruz bu konularda.

  *alışverişlerde borayı sürüklüyoruz artık bunun fiyatını sor bilmem ne diye.utanıyor tabi önce ama sonra alışıyor.alış veriş yaptığımız insanlar kesin sinir oluyordur ama nolur yani bir çocuğun sosyalleşmesine katkıda bulunsalar.
 
  *kumbarada para biriktirme işine başladık.geçen akülü arabalara heveslendi.bende tamam kumbaranda para biriktir al dedim anlattım.o günden beri sömürüyor bana para verin diye.yada birşey istediğinde aramız yok diyoruz gidip kumbarayı getiriyor benim var diye.işler sarpa sardı napacağız bilmiyorum.

  *o kibar konuşan çocuk uçtu gitti.geliyorum seviyorum alıyorum diyen bora geliyom seviyom alıyom demeye başladı.hayırdır inşallah.

  *hala hiçbir işin kendi yapamıyor.çorabını çıkar bari dimi.ı ıhh.çıkaramıyommmm diye ağlıyor hemen.mücadele ruhu yok hiç.anne ve babasına benzememiş.yeni hedefimizde bu var.yapabilirsin oğlum,bir daha denemelisin,bulabilirsin oğlum vs. vs.

  *ve tabiki hala ağır ayak.belki 50 kere hadi oğlum diye sesleniyoruzdur.daha hala tanımadı dünyayı.inceleye inceleye 5 dakikada bir adım atıyordur heralde.ahhhh ah.ben bide sabah borayı hazırlayıp okula bırakıp okula gideceğim.görün bakalım ne günler bekliyor bizi.



okul için çekilen ilk vesikalık.gülmekten öldürdü bizi çektirene kadar..



  *ve tabiki okul.boranın sosyalleşme sürecüne en büyük katkı olacak inşallah.doktorumuzun görüşü de o ki 3 yaşındaki bir çocuğu evde tutmak ona verilen en büyük cezadır.ee boranın durumu zaten belli.hiç aramadan yol üstü bir kreşe uğradık.beğendik konuştuk.evi yerleştirdikten sonra alışması için götürdük borayı.ikinci gün benimde kata çıkmam gerekti çünkü ağlıyor.müdür büyüklerle oynar diye büyük gruba koymuş onlar yemek yerken yalnız kalmış ve başlamış ağlamaya.neyse ertesi gün haftasonu tatili başladı.pazartesi oldu gitmemde gitmem.ikna edemedik.o ara gezinirken hayatta göndermeyiz diye düşündüğümüz başka bir kreşe baktık.görüştük konuştuk ve nasıl gelişti anlamadık kaydını yaptırdık boranın.bora çok hevesli öğretmenini çok sevdi.yarın nasipse kesin başlıyor.kesin dediğim bu aralarda sadece oynaması için götürüyorduk.alışverişini yaptık.tek kalan kiloduna kadar herşeyine adını yazmamız.onuda btirdikmi tamamdır.

   (kreşe görüşmeye gittiğimizde kontenjanın dolu olduğunu ama biraz düşünmesi gerektiğini söyledi müdür bayan.o arada bizi uğurlarken benim oğlan ortadaki kırmızı püsküllü halıya eğildi ve anne ben bi namaz kılayım dedi.secdeye eğildi Allahu Ekber dedi kalktı.şok oldum.hiç yapmadığı şey ve o ara nasıl geldi aklına.çok gülmüştüm.ve hala gülüyorum.)

   evet yarın okullu oluyor bora.bir heyecanlıyızki.tabi aklımızda sorularla.inşallah doğru karar vermişizdir ve inşallah bora hemen uyum sağlar.kreş günlükleri başlıyooorrrrr!!!!!!


yeni yenilikler

   her tatil dönüşü aynı başlık hep.hep yeniklerle başlanan ve hayata böyle bağlanan üç insan.bu sefer en büyük yenilik mekan değiştirebilmekle oldu.şükürler olsun hayalini kurduğumuz yerde kdz ereğlideyiz.oldu bitti hiç bilmeden tuturmuştuk ereğli diye.süpriz oldu ve çok şükür oldu.
 
  yenilikler var hayatımızda evet.artık ayakkabılarımızı apartman girişinde çıkarıp terliklerle pis halılardan tırmanmıyoruz,artık yağmur yağınca su çamur olacakmı diye endişe etmiyoruz,artık eylülde başlayıp temmuza kadar süren soba sıcağını aramıyoruz,artık camdan yada balkondan bakarken tedirgin olmuyoruz,artık kulaklarımız küfür duymuyor gözlerimiz hiçbir kaçamak bakış yakalamıyor,artık heyelan indimi yol nasıl acaba diye düşünmüyoruz,artık aşağıda hava nasıl insekmi acaba diye düşünmüyoruz,artık boraya kim iyi bakar diye düşünmüyoruz,artık borayı sadece okul bahçesine götürmüyoruz,bora hastalanırsa izini yolu hastaneyi düşünmüyoruz,her tatilde valizler elimizde orda burda o kadar zaman ne yapacağız diye düşünmüyoruz,artık hayatı kolaylaştırmayı,yaşamayı,basit sorunları görmezden gelmeyi biliyoruz...

  çok uğraştık bu günler için.epi topu kiralık eve çıktığımız için yaşadığımız sevinci görmeliydiniz.ev alsak heralde deliririz.o da o kadar uğraştıkki ev bulabilmek için.şansımıza ev sıkıntısı varmış bu sene ereğlide.şükürler olsunki istediğimiz evi bulduk.hatta balkonumuz denize bakıyor daha ne diyeyim.

  e ama herşey bir arada olmuyor tabi.en öğrendiğim bu belki hayatta.her güzellik bir arada olmaz.burda ikimizin okulu köyde yani hergün yola gidip geleceğiz.alankentteki 5 dakikada evde olma sefası bitti.bu arada benim okulum sarıkamışta beraber çalıştığımız ömerin görev yaptığı okul.tesadüfün bu kadarı yine beraberiz.birleştirilmiş sınıflı minicik bir köy okulu.borayı kreşe yazdırdık.(borayla ilgili gelişmeleri daha sonra yazacağım)ve belki en önemli eksiğim sevdiğim insanları orada bırakmak oldu.sağolsun meb 26 ağustosta açıklayacağı eş özrünü 28inde açıkladı.her durumda zaten gidemeyecektim ama kimseyle vedalaşma şansımız olmadı.malum yaz tatili kimsecikler yok oralarda.şimdi herkes dönüş yolundayken gönlüm oralarda.canlarım ya çok özleyeceğim onları...

  şimdilerde alışmaya çalışıyoruz.hep boranın geleceği için istedik çok şükür nasiboldu.ve bora çok değişti.her kapıdan gelene heyecanla odasını gösteriyor.çok mutlu:)kendine daha çok güveniyor,daha girişken daha cesur.inşallah herşey dahada güzel olacak.gerisi sağlık huzur.daha ne isteyeyim ki.....