30 Eki 2014

Çok Önlem Sıfır Kaza Değildir

    Öğretici bir başlıkla başbaşayız. konu tabiki borakuşu ve kuşun anormal düşüşleri. üç hafta önce düşüp parmağının etini koparan oğlumuz bir hafta önce başını yardı. o temkinli garantici çocuğun almadığı yara kalmadı. bunlara şükrolsun da yine panik olduk. Merdivenlerde elimden tutarken bana atlamaya karar vermiş. ben de tutamadım. kafa üstü düştü merdivenlere. üç hastane gezdikten sonra düştük yine Ankara yollarına....

   Kafatasının yaralanması korkuttu bizi. beyin hasarı , kırık olması , damak ameliyatı , kulak tüpü ......neler neler. hepsinden emin olmak için güvendiğimiz yere gitmek bizi daha iyi hissettirdi. çok şükür üç dikiş dışında sıkıntımız olmadı.

  demekki neymiş ; ani düşüşler damak ameliyatını olumsuz etkilemiyormuş!
  demekki neymiş ; böyle durumlarda devlet hastanesi acili daha güvenliymiş!(yaşadığımız yer için)
  demekki neymiş ; akacak kan damarda durmazmış!
  demekki neymiş ; kaza dediğin şeyin önüne kimse geçemezmiş!
  ve en önemlisi:
  demekki neymiş ; anneysen bile haddini bilmeliymişsin. O en iyi ben bakarım , ben korurum , benim yanımda güvende değilmiş!!! öyle bir güç varmış ki ben onun yanında kendimi ne sanmışım. Allah'a emanet herşey. önüne geçemezsin , yok. evet sen önlemini al , koru , ama sonunda O'na emanet et. her şerde bir hayır var evet. dersimi aldım!
  demekki neymiş ; annelik her zaman tozpembe değilmiş!!!
 

14 Eki 2014

Eski Kitap Yeni Post















  epeydir kitaplardan bahsetmemişim. belkide daha var aldıklarımız ama şimdilik elime bunlar geçti. kitap seçerken öncelikle bir dolap kitap sitesinden faydalandığımı söylemeliyim. yeri geliyor ilgi alanına göre tercih yapıyoruz. bir ara AY a takılmıştı , sonra uzay oldu , şimdide dinazorlar. ama en çok KEDİ ADASI nı seviyor. gerçekten çok eğlenceli bir kitap. Benim favorilerim genelde kidz yayınları.Kitap kurdu okumaya devam ediyor.


Önce CAN

  insanğlunun kaderidir bu. önce üniversite , sonra evlilik sonra çocuk ve sonra kardeş diye tutturan bir mahalle baskısına sahip olmak. bazen istenen bazende bu şartlarda bir çocuk daha mı diye tedirgin olmak. bizim için karar vermesi zor. neden bu şartlar için vazgeçmek? çünkü çalışan annesin. 10 yıl çalışmana rağmen yeni şehir merkezine yerleşen ve anca bir araba sahibi olabilen. bakıyorsun çoğunluk senin gibi çocuk yetiştirme konusunu önemsememekte ve çocuklar bilinçsiz ve sağlıksız bir şekilde büyütülmekte.onu da bırak kimin nasıl bakacağı, güvenecek kişi ve kuruluşları bulmak, buna maddi imkan ayırmak, inanmak zor. güvebnek zor. konu açılmışken yazın başımıza gelen bir olayı anlatmak istiyorum.

  yer ankara-çayyolu. saat 22:00. borayı parka götürmüştük eve bıraktık ve emrahla yürüyüş yapmaya karar verdik. daha iki apartman ilerlemeden bir baktık apartmanın birinci katına üç genç erkek pencereden tırmanıyor. emraha hırsız olduklarını söyledim , önce inanmadı. polisi arayalım dedik , yanımızda telefonlar yok. biraz ilerledikten sonra bir araba durdurduk bizim yaşlarımızda bir genç. durumu anlatıp polisi aramasını istedik. arabadan indi adresi falan veriyoruz arasın diye (tabi ben o zaman bu adam ortaklarımı diye düşünüp tedirginlik yaşadım.) derken bir baktık -şşşşşşşttt diye bir ses. üç kafadar evden inmişler ellerinde tabanca bize doğrultup adı şarjörse eğer onu çektiler. o an yaşadığım korkuyu hayatım boyunca unutamam herhalde. hepimiz kaçtık ama nereye gidiyoruz napıyoruz bilinçsizce. polisi arıyoruz bilmem kaçıncı sıradasın. neyse epey zaman sonra eve gidebildik. polise ulaştık 45 dk sonra geldi. noldu ? hiçbirşey. biz sadece öldürülme korkusu yaşadık. demek haberlerde görüpte bizi bulmaz dediğin şeyleri yaşamak an meselesi. çok şükür birşey olmadan atlattık. ama başımıza geldiğine göre ders almalıydık. herkes kızdı size ne , gör geç , ya size birşey olsaydı diye. uzun zaman yaşadım tedirginliği. aldığım tek ders telefonsuz tuvalete bile gitmemek oldu. yine olsa yine aynısını yaparmıyım bilmiyorum.

  şimdi hal böyleyken bu güvensiz çelişkili ortamda nasıl çocuk yetiştirirsin. temkinli oluyorsun çocuk güvensiz oluyor , bırakıyorsun sokak , dış ortam , dünya o kadar kirli ki.

  birileri birilerinin sırtına binmeyi  adet edinmişse sorun nerede düşünmek lazım. yeme içme barınmadan önce can güvenliği hakkımızın sağlanması lazım. caydırıcı önlemler almak lazım. eğitmek lazım ve tüm sorunları artık görmek lazım. yazık bu ülkeye, çok yazık.

13 Eki 2014

Borakuşu 46 Aylık

  Dört yaşını doldurmaya çok az kaldı . Ama dilimde bir 3.5 tur gidiyor. Niye kabullenemiyorum bilmem ama sıpam büyüyor işte. Yaptıklarını , söylediklerini , kızdıklarını , sevdiklerini anlatmaya satırlar yetmez aslında . Yinede fırsat buldukça yazmak istiyorum aklımda ne kaldıysa ;

  Dolu dolu geçen bir tatilin ardından kürkçü dükkanına geri döndük. Bora evini , oyuncaklarını , arkadaşlarını çok özlemiş olarak geri döndü . Döner dönmez aldığımız haber öğretmeninin devam edemeyecek olması oldu . Bizde madem öğretmeni yok kreşi de değiştirelim ortam değişikliği iyi gelir diye düşündük. Düşündük ve üç gün sonra kürkçü dükkanına geri döndük. Yine eski kreşinde , eski arkadaşları ve yeni öğretmeniyle buluştu. Bu sene geçen yıldan çok farklı ; büyümenin verdiği güçle sanırım daha sorunsuz ve mutlu başladı. Umarım böyle devam eder .İşte borakuşun 46. ayı :

  *Yine erken yatıp erken kalkıyor . Bu yaşına kadar demediki az geç kalkayımda şu insanlar bi uyusun. yok! Üstelik gece kabusları devam ediyor. Bunun için hala biz kitabını okuyoruz , yanında uzanıyoruz , o uyuyunca eğer uyumadıysak kalkıyoruz. Gece duruma göre ya su istemeye yada rüyasını anlatmaya bizi çağırıyor. Kabuslar azaldı bu ara ama hala devam ediyor.

  *Yemek konusunda kesin yargılarının olduğu bir döneme girdik. Önceden sevmese bile faydalı diye biraz biraz yerdi . Şimdi yemem dediyse kesinlikle dilini sürmüyor. Sevmediğide pek yok aslında ama değişik tatlara açık değil. Ammaa şerbetli tatlıları , kurabiyeyi hiç yemiyor .Bardağa döküldüğünde köpüren içecekleri içmezdi artık içiyor. Şeftali ve helva olayını ise çok abarttı bu aralar.

  *Oyun ve oyuncak durumları da değişti. Yatıyoruz kalkıyoruz lego oynuyoruz. 7-9 yaş legoları yapıyor , bozuyor tekrar yapıyor. Araba sevdası bitti şükür. Oyuncak istemiyor atık. Para bulursa direk kumbaraya atıyor ve lego alma hevesiyle biriktiriyor.

  *Oyunları ise şiddet içermeye başladı . Sürekli ateş topları patlıyor , polis olup hırsızı yakalıyor , kurt yiyen ejderha olup ava çıkıyor vs..vurdulu ,kırdılı ve hatta öldülü oyunlar başladı . Grup oyunlarına ise daha duyarlı. saklambaç , yakalamaç gibi oyunlara uyum sağlayabiliyor.

  Geçen sene sitedeki çocuklar severdi bora yüz vermezdi , surat ederdi çocuklara. Bu sene onlarla oynamayı , konuşmayı , paylaşmayı çok seviyor. Oysa ne üzülürdüm neden böyle yapıyor diye. meğer zamanını beklemek gerekiyormuş.



 *Artık kendini riske edecek hareketlerde bulunabiliyor. Fiziki temkini eskiye göre azaldı. Bunu aşmaya scooter ile başladık , yüzme ile devam ettik ve bisiklet ile bitirdik. Şimdi patene ve kaykaya hevesi var .

   *Müzik aşkı inanılmaz. çok seviyor. kendi kendine şarkılar uyduruyor .

     Elma kabuğu
     Mısır tanesi
     Babannemin kocası
     Annannemin dayısı ;
 son bestesi bu boakuşun. Dans etmeye utanmıyor artık. Teyzesinin düğününde oynadı bile. hayret ettik.

   *Kahkahakarına bayılıyoruz. özelliklede yakalamaca oynarken öyle deli kahkahalar atıyorki dilime dua düşüyor hemen. İnşallah yüzün hep güler yavrum.

   *Dil gelişimini tamamladık ve hatta aştık sanırım. Değişik kelimeler değişik cümleler kuruyor. şaşıp kalıyoruz. bir anne baba ne zaman kabullenir çocuğunun büyüdüğünü. sanırım biz tamamlayamadık.

   *Kardeş arzu ve isteği tavan yaptı bu aralar. okulda arkadaşının kardeşi olmuş. iyice etkilendi. ama erkek olacakmış ve de adı ali olacakmış. halbuki bebekleri hiç sevmez. eskiden sever ve eşyalarını paylaşırdı ama artık kısksnma sinyalleri alıyoruz. bunun içinde karar sürecindeyiz açıkcası. bi kalsın , bi olsun. hayırlısı.....

  *Görevlerini severek yapıyor artık. mesela sofraya isterse severek yardım ediyor ve hergün çöpü kapıya bora bırakıyor. parayı veriyoruz bora bize ekmek alır mısın ? diyoruz. (tabiki takip ederek ve yakın mesafeden) gidip alıp geliyor. bir kerede sinemadan mısır almıştı. hayata hazırlamaya çalışmak bu işte bence. yedir içir oynat değil ; kendi kendine ihtiyaçlarını gidermesini sağlamak.

   Geçenlerde babası arbayı temizlerken o da arkadaşlarıyla kapının önünde oynuyordu. emrahın yanına gelmiş
   - sanırım kendim yapmalıyım demiş ;
 Emrahta be olduğunu merak etmiş. bide ne görsün bizimkinin meğer tuvaleti gelmiş. kendi kendine yapmış ve giyinmiş. evde de yaptırıyorum zaten. klozete boyu yetmiyor. taburesini lavabodan çekiyor (iş oluyor baya) yapıyor. tabiki tertemiz değil ama böyle öğrenecek.

   Kıyafetlerini giyip çıkarabiliyor artık. alt üst sorunu kalmadı şükür. bir tek çorapta sorunumuz var çıkarma tamam ama giyinme cık! Sevmiyor ağır çocuk onu bekleyene kadar ben yapayım diyorummmm vazgeçiyorum :)

  *Soru dönemi bitti sanırım.
   -bu neyden yapılmış anne?
   -tahtadan.
   -neden?
   -daha kullanışlı olduğu için.
   -olmazsa nolur?
  bu aralar azaldı. -neden mevzuu hala devam ediyor ama diğer kurcalamalar azaldı.

 

*Duygularını hemen ifade ediyor. seviyorsa sevmiyorsa kızıyorsa hemen.
   -Annecim bak burak gelmiş oynamak istermisin?
   -hayır!ben onu sevmiyorum.
    yada beni çağırdığında başka biri cevap verirse sana demedim anneme dedim diye hemen tavır koyar.

   *Çok düşünceli , çok akıllı maşallah. aslında böyle olmasını sevmiyorum. mesela biri başka birini uyarsa bu üzerine alınır. Teyzesinin gelin arabasına dokunmuş , bir çocukta elleme o gelin arabası demiş. ayyyy nasıl üzülmüş anne ellersem nolur? diye süzüle süzüle gelmiş yanıma. belki biraz arsız olsun istiyorum. sanane desin çocuğa mesela :(





*resim yapmayı daha çok sevmeye başladı. müdehale etmeden geliştirmeye çalışıyoruz. boyama yapmayı sevmiyor zaten biz de çok istemiyoruz. ama gerçekten hayal gücünü yansıtan güzel resimler yapıyor. geçenlerde adını yazmış getirmiş dikkat küpü :)

,
   *Seçimini yaptı ve artık o bir fenerbahçeli. tabiki okul arkadaşları etkili oldu bunda. ben takım tutmam babası ise bir beşiktaşlı :)

    Hiç bahsetmedim ama kitaplara olan ilgisi halen devam ediyor. hala kitapevlerine gidip kitap inceliyor, bakıyor , beğeniyor. uyku saati olsun olmasın kitap okumayı ve okutmayı seviyor. yeni kitaplardan başka bir postta ilave edceğim.

   Artık daha mutlu , daha bilinçli ve en güzeli kendinden emin. okulda evde heryerde bulunduğu ortamın tadını çıkarıyor. kuralına uygun , zararsız , ağır ama mutlu. en güzeli bu oğlum artık mutlu. sanırım yeni düzeni yeni evi yeni öğretmeni kabullendi. sanırım yeniliklere daha açık artık. bu yüzden de güveni sonsuz sınırsız. bizim istediğimizde bu işte. kendine güvenen , yeten mutlu bir çocuk. hep mutlu ol daha da mutlu ol borakuşum...