Sabah kahvaltıdan sonra giyindik kuşandık düştük yollara. Bora hevesli ama gergin bir o kadar. Öğretmeni kapıda karşıladı , kucakladı , sevdi....veeeee bizimki başladı ağlamaya . Anne beni bırakma annee , pencereden bize bak anne , aaaa burada ne yapıyorsunuz de annee....gitti. Sonra yine öğretmeninin kucağında geldi , seni öpüp gidicem ağlamayacağım dedi ve yine gitti. Biz o aralar okulun kapısındayız tabi. Mekanı terk edemiyoruz ma'aile. Boynumuzda bir büküklük sanki birimiz başlasak diğeri narayı koparacak. Neyseki ikimizde sakinliğimizi koruyup onu anlamaya çalışıyoruz. Derken içimiz rahat işlerimize koyulduk. Yarım saat geçmedi öğretmeni aradı çok ağlıyor gelin isterseniz diye. Böylece okula geri dönüp sınıfa atıyorum kendimi. Tek isteği yanında olmam. Gerisi boş bağırtı. Çocuklar masayı davul yapıyor - ağlıyor ; çocuklar kanguru gibi zıplıyor - ağlıyor...Bir taraftanda öğretmenimi üzdüm diye üzülüyor yavrum.
Sonra yemek saati geldi. Ben hep yanındayım tabi. Yemekten sonra keyiflendi. Öğretmeni çikolata hediye etti yemeğini bitirdiği için. Düştük evin yoluna...
Tecrübe isteyen mevzu kesinlikle.Alev hanımı aradık tabiki.Yarım gün başlamasını , hergün süreyi kısaltarak yanında olmamı söyledi. Doğru birşeyler yapmışız işte. Ama ne biberon nede bez bıraktırmaya benzemiyor. Adam korkuyor işte. Annesizlikten , sesten , çocuklardan , yalnızlıktan.....Kreşe başlayan çocuklarda 3 temel korku olurmuş :
1- Ya annem beni burada bırakır almazsa.
2- Ya öğretmenim kızarsa (bu kötü bir bakış bile olabilir. )
3- Ya altıma kaçırırsam (bir yabancıyla tuvalete gitmek istemez.)
Durum böyle yani.Ama başta tepki vermesi iyiymiş.Başta tepki vermeyen en geç 2 hafta içinde başlarmış. Ya anneden ayrılma yada kuralsız ve düzensiz çocukların sıkıya gelememesiymiş sebep. Düşününce benimki yine iyi diyorum. Bir alışsa düzenden kuraldan sıkıntı çekmez yavrukuş.Neyse yarın görüşürüz. İnşallah daha iyi bir gün oğlumun olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder