26 Nis 2014

Borakuş 41 Aylık

  öyle ay gün saydığım yok aslında. sadece bloğa yazarken ula kaç aylık oldu benim oğlan diyorum , parmaklarımla sayıyorum veee başlığı yazıyorum. herşey bundan ibaret. 42 olsa 3.5 yaş diye değiştiricem ama daha 1 ay var bunun için :)

  işte böyle şükürler olsun sıpa 41. ayında. 41 kere maşallah demek geldi içimden inanmasamda. yiyo , içiyo , oynuyo , küsüyo , barışıyo , uyuyo , gezme istiyo , yorulmuyo , artık pek söz dinlemiyo....ama büyüdükçe sevgiside büyüyo. Allahım isteyen herkese nasibetsin evlat başka bişey. Böyle deyince aklıma annem geliyo. kızdırırdığımızda yada eleştirdiğimizde onu - eh ben size bişey demiyorum , ana olunca anlarsınız derdi! cidden çok anormal bi kimya bu annelik ve beraberinde salgılanan herşey.

  neyse nitekim benim oğlan 41 aylık oldu. vurgulamak istediğim şey bu. ilerde bir kardeş olursa aaa bora 41. ayında şunları yapmış sen neden yapmıyorsun demek için yazıyorum bunları , unutkanım ya. hayata kalıcı izler bırakmak yani. yada kardeş olmadığnı düşünelim bora açıp okusun diye ona hatıra bırakıyorum işte. tek bir bebeklik fotoğrafı olmayan , anıları ise sürekli kardeşleriyle karıştırılıp duran ben için çok ince bir davranış kesinlikle.

  geçen kapı çaldı. komşu! oğlu var boradan 6 ay kadar küçük. ama tam bir çete. sürekli büyük çocuklarla oynayan , sorunlarını annesi çözen , elide sopalı bi çocuk işte. eee semiha hanım bu parktaki çocuklara vuruyor napayım dedi. şimdi hem anne , hem öğretmenim. parkta da veletlere müdehalede ediyorum , beni işin ehli sandı herhalde. dedim ceza verebilirsiniz. şok oldu nası yani dedi. dedim yani ordan uzaklaştırın , işte vuracaksan burda onayamazsın , arkadaşlarını rahatsız ediyorsun falan diye , yani park cezası vermesini söyledim. baktım pek yatmadı kafasına. iyi ama dedi ya pısırık olursa!!!şok sırasının bana geçtiğini fark ettim. ne diyeceğimi bilemedim. 

  ertesi gün  : yine parktayız. borada tırsıyo bu arada o çocuktan , oynamak istemiyo. bende saygı duyaraktan kolluyorum borayı çocuk sataşır falan diye. neyse bizimki başka bi çocuğa elindeki kürekle vurmaya başladı.vurulan çocuğun annesi benim komşuya bağrıyo :
  
 -Annesi vuruyo bak.
 -oğluuum yapma.

  bu arada çocuk devam ediyo vurmaya.

  -annesi bak hala vuruyo.
  -ha ben anladım onun arabasını almış arabasını istiyo o !

  çocuk teknik değiştirip taş atmaya başlıyo

 -annesi durdursana çocuğu.
 -y... hadi gidiyoruz eve hadi !

  ama ne eve gidildi ne bişey yapıldı. ben ise ölüyorum sinirden. düşündüklerimi sesli söyledim utanmadan. dedim şu hareketi boraya yapsaydı vallahi döverdim. senin çocuğun pısırık olmayacak diye bizim çocuklarımızın günahı ne. sen vurda al dövde al diye büyük çocuklara karşı korurken çocuğunu bizim çocuklarımızıın günahı ne. sonra bu çocuk büyüyecek bilmem ne marka arabasında yüksek müzik sesle dünya benim modunda klasik bir erkek olacak işte. biz çocuk büyütme sanatını bilmiyoruz. parklara bi bakın ; çocuğunu sallarken sigara içenler , salıp çocuğu oralı olmayanlar , cipsler , çekirdekler , çöpler , saldırgan çocuklar , oynamaya çalışan bebekler....karman çorman. hep orduda parka gittiğimizde saldırgan koşan çocukları görüpte köylerden geldiklerini ve park görmediklerini düşünürdüm. meğer bu bizim çocukların doğasıymış. bizim doğamızmış!!!






  bu konuda yazılacak konuşulacak çok şey var belki. okulları , parkları , nesil çocuğunu ve bu çocukların acımasızlığına inanamıyorum. nesiller değişti biz değişmedik. annemler zamanında o cahillikte bizler böyleyken napıyoruz bu çocukları , nası kirletiyoruz hayret. ve anladımki memleketin heryeri aynı kaç yer değiştirdik hep aynı hep aynı.
kuş bu ay yine aynı düzende ilerledi. sadece hareketlerde ve dil gelişiminde inanılmaz gelişmeler var.

*artık kendini fazla sakınmadan saçma sapan çocuk hareketlerine başladın nihayet. hoplama zıplama eskiden tedirgin olduğun yerlere tırmanma inme gibi boraya göre riskli hareketleri yapar oldun. gözün karardı diyebiliriz.

*iştahın azaldı , yemeye karşı isteksizsin. fast food kültürü yerleşmeye başladı. habire dışardan yiyelim abur cubur alalım hele çikolatayı hergün bir kova yiyeyim istiyorsun.

*diğer adın gezginci olabilir artık. sürekli parka gidelim , alış merkezine gidelim , ankaraya gidelim , orduya gidelim...gidelim de gidelim ; gezelim de gezelim :)

*sosyalleşme konusunda kendi kendine büyük adımlar atıyorsun artık. merhaba ben boralar , sevenlere karşı gülücükler falan. 


*cinsiyet ayrımını okuldan öğrendin sanırırm. yok kızlarla oynanmaz , yok kızlar pembe sever , yok bebek sevmem ben yok bilmem ne. kendimce önüne geçmeye çalışıyorum ama akran öğrenmesi daha baskın biliyorum.


*sahiplik duygusu hat safhada bu dönemde. özellikle dışarda başkalarına karşı bizim arabamız , benim annem , benim babam falan. eşyalardan daha çok araba -anne -baba üçleminde bu ilişki. ileride nolur bilemem.
*hiç yorulmuyorsun artık. şöyle sızıp uyuduğun bir yada ikidir. valla maşallah benim yüzümü kara çıkartıyosun. daha da değişeceksin.
*müziği çok seviyorsun. bende doğaçlamalarımla seni destekliyorum. yemekleri pişirmişem borayıda tuğçeye göndermişem :))
*ingilizceyi çok seviyorsun. anne şunun ingilizcesi ne , bunun ingilizcesi ne? bildiklerim tamamda ! ah be yavrum annen ne bilsin ingilizceyi !

*kıyafet takıntın başladı seninde. yo hale ne versem giyiyorsun ama yenilere taktın. yeni kıyafet giycem , kemer takcam , kıravat takıcam ...

*en komiği bülent ersoydan korkuyorsun. tvde gördüğün an ya kapattırıyorsun yada kafanı tırsrmış vaziyette yan çeviriyorsun.

*23 nisanda kreş tatildi. mecburen benimle okula geldin. tedirgin oldum beni işimden etcen peşimden ayrılmayacaksın diye ama aferin oğlum beni utandırdın. utandım sana güvenmediğim için.

*seçiyosun işte. kiminle oynayacağına ne yapacağına nasıl yapacağına herşeye sen karar vermek istiyosun. biz hiç müdehale etmiyoruz. ay geçen kum boyama yapmak istedin , boyadın. seninle yaşıt birde kız vardı annesiyle. kadın delirtti beni yok eteği pembe yap , yok saç sarı olur ...biz seni salıyoruzda dur bakalım.

daha vardır mutlaka anlatılacak. bora cücüğü büyüyor işte. korkuyorum bazen. Allah bütün yavruları ailelerine bağışlasın , borayıda bize inşallah..............

İlk Bayram

 nasıl bir öğretmenim bir bayram postum bile yok! tüm hevesimi borakuşun gösterisinde aldım da ondan. malum anne ve babalar çalışan  olduğu için kreşimiz bizleri düşünerek bayramımızı erken yaptı. herkes gelip gönlünce cücükleri izlesin diye.

  nasıl bir heyecandır anlatamam. velileri daha iyi anlıyorum şimdi. onlar öylece sahnede dursunlar yetiyor bana. hem ağlıyorum hep gülüyorum. 4-5 yaş grubu beraber hazırlamışlar. bu yaş çocuklarından bu rontlar...gerçekten zaman çocuğu enteresan , çok yetenekliler. tabi öğretmenlerimizin , ablalarımızın kısaca tüm okul çalışanlarının sayesinde.

  borakuş ilk bayramında ispanyol gitaristi oldu. tabi hayali asker olmaktı amma :)

  gösterinin başından sonuna kadar sıkışıktı. bi oynuyo bi bacak sıkıyo ; hiç oralı olmadım. normalde koşturup tuvalete götürürdüm , kendi söylesin diye gitmedim peşine. kendi söyledi mi? hayır. gösteri bitipte aldığımda annne annneee çişim varrr!!!diye narayı bastı :)MUTLU SON :)


2 Nis 2014

yeni kitap

  bu mevzuya başlık klasikleşti artık. yine kitap yeni kitap. bu sefer baya bi yeni. değişik bir yayınevi. artemis yayınları ve new york tımes çoksatanlarından.







  böcek hanım serisi. tamamı 5 kitaptan oluşuyor.

 *böcek hanım sahilde
 *böcek hanım ve arı bey
 *böcek hanım çiftlikte
 *böcek hanım ve böcek çetesi
 *böcek hanım

 yeni ve yeniliklere bu aralar düşkün olan bora çok sevdi kitaplarını. kendi seçtiğindenmidir bilinmez eski kitaplarını okumak istemiyor artık. okuyoruz drama yapıyoruz. ayrıca çıkartmaları da var. bizimki sadece kesmek için kullandı. pek işine gelmedi doğrusu.

1 Nis 2014

Borakuş Kırk Aylık

   Bizim büyümek isteyen abi şu an :

  *Kıyafetlerini kendi giyip çıkarabiliyor. ancaaak çorap giyemiyor , düğme ilikleyemiyor.

  *Tek ayak üzerinde durabiliyor ve zıplayabiliyor.

  *Bağcıksız olan ayakkabılarını giyip çıkarabiliyor.

  *Banyoda saç yıkatma sorununu başını yukarı kaldırarak çözdük. tavana bakıyor ve yüzüne köpüklü su gelmiyor. banyo sorun olmaktan çıktı yani

  *Saçtaki konaklar hala yaşıyor. mustela konak şampuanıyla sadece önlemeye çalışıyoryz. oda saçını matlaştırıp , sertleştiriyor.

  *Kendi kendine oynamaktan hoşlanıyor artık . bende onu oynarken izlemekten hoşlanıyorum . hayal  dünyasına girebilmenin , ne düşündüğünü hissedebilmenin tek yolu onun oyun kurmasına ve oynamasına izin vermek.

  *Köpüren içecekleri sorun etmiyor artık . köpüren içecekler ne derseniz bardağa ilk konduğu andaki köpüren su , ayran ve meyve suyu tabiki . bi ara köpük varrr diye söylenirdi , unuttu , söndü.

  *Orff eğitimine başladı bir aydır. ona çok şey kattığını düşünüyoruz. kuşta çok eğleniyor.

  *Gece kabusları , ağlamaları , gülmeleri devam ediyor. belki dört kere uyanıyor geceleri . anneeeee diye bağırıyor. koşarak gidiyorum. masumca -yanıma yat! dediği an oyyyyy...

  *Yemeklerini tamamen kendi yiyor. arada sen yedir diye vızırdıyor tabi.
 
  *Kreş başlayınca malum akran öğrenmelerde başladı. dün anne bana kötü çizgi film açarmısın dedi. normalde korkar bakamaz. açtım. evet yine korktu bakamadı ve yok izlemeyeceğim diye vazgeçti. okulda öğreniyor tabi. mesela 23 nisan gösterilerinde asker var ve malesef tüfekleri varmış. sürekli asker olmak istediğini söylüyor. sürekli silah sesi çıkarıyor. o ne sesi diyorum asker şeyi diyor (adını bilmiyor garibim)ama bana doğrultup anne düş vurdum seni dediği an derin bir offff çekiyorum içimden.

   *Akran öğrenmelerinin diğer dezavantajı ise yemek konusu bora için. herşeyi yiyen çocuk yemek seçmeye , ağzını kapamaya hatta ağzından çıkarmaya başladı. tersi abur cubura düşkünük başladı. cips istiyo artık. adınıda cip koymuş :) oy oyy ben o annelere ne diyim. cips yiyen çocuklara çok üzülüyorum gerçekten.

  *Kitapları hala çok seviyor. yazamıyorum pek ama sürekli kitap alıyoruz. ayrıca meraklı minik dergiside her ay yine kuşun elinde. sanırım böyle devam etcek..

  *Sürekli yeni bişeyler istiyor ve yenileri seviyor. yeni kıyafet , yeni kitap , yeni oyuncak. sadece yeni yiyeceklere önyargılı. yemek istemiyor bende zorla tadına baktırıyorum. beğenirse yiyor beğenmezse yemiyor.

  *Bu dönem okula daha keyifle gidip geliyor. güvendi ve kendini garantiye aldı tabi. aynı şey müzik okulundada  oldu. öğretmeni ilk hafta annelerle aldı. ikinci hafta tek çocukları alınca benimki başladı ağlamaya. şok oldum bide içlerinde kreşe giden tek çocuk. çünkü ilk hafta alışkanlığı içerde anneyle garanitye alacak kendini. neyse artık alıştı ve sorun yok. Yani benim çocuğum garantici kesinlikle özgüvensiz değil!!!!

  *Akşamları çöpü koymak , sofraya yardım etmek , kirlileri sepete koymak ve nadir çalan kapıyı açmak boranın görevi. şimdi bulaşık makinesini yerleştirmeyide öğreniyor. ne çok iş o kadar güven.

 *Tek derdi büyümek. büyüyünce maça gitcekmiş , biz gidip izleyecekmişiz. spor araba alıp beni gezdirecekmiş. miş miş miş

  *İnanılmaz resim yapıyor. boyamayı oldum olası yaptırmadım. sınırlı boyamaya karşıyız ailecek. serbest karalama yaptı kuş. şimdi ise resme dönmeye başaldı karalamalar.

işte bu ben :)




                             bu da babası ve bora top oynarken :)





  *puzzledan hoşlanmıyor artık. varsa yoksa araba - lego. yakalamaca ve saklambaçta sevdiği grup oyunları.

  *dil gelişimi aldı başını gitti. bu aralar takmış : - anne napmaya çalışıyon sen ? diyip duruyo. bi alem cücük.

  *dansa ilgili bu aralar. sebebi bayram hazırlıkları olabilir. sürekli şarkı söylüyor dans ediyoruz.

  *nerdeyse bütün ilaçlara alerjisi var. tüm grip şurupları , suprax antibiyotik ve aferine alerjisi var. derisi kabarıp kızarıyor. bitkisel tedavileri kullanıyoruz. her sabah 1 tatlı kaşığı pekmez (özellikle keçiboynuzu), hergün 1 meyve , badem , ceviz ve kabak çekirdeği , bol su , ezilmiş çörekotu ve bal karışımını vermeye çalışıyoruz. kefiri malesef hazır alıyoruz. sade olanını içiyor ama ben mayalamak istiyorum. maya bulamadım henüz. ha bunlara rağmen çok mu sağlıklı ? hayır tabi hatta şu ara hasta yine .

  biriktirince olmuyor işte , anlık yazayım diyorum o da olmuyor. büyüdükçe de olmuyor belki. neyse olmuyor işte...





Sanata Doğru

  eveeet...bir varmış bir yokmuş. köyden kente göç eden yıldırım ailesi sosyalleşme ve yılların acısını çıkarmak isterlermiş. borakuş kreşe başlamış ama yetmemiş. düşünmüşler taşınmışlar kuşu piyano kursuna göndermeye karar vermişler. tuğçe öğretmen demişki daha erken önce orffla başlayalım. araştırmışlar ve 4 yaş grubu oluşması için tuğçe öğretmenden haber beklemişler. ayrıca öğretmeni çok beğenmiş ve güvenmişler. derken müjdeli haber gelmiş. kuş dört yaşdaşıyla beraber başlamış orff eğitimine. sanat için ilk adımı atmış ve çok mutluymuş. artık sadece kreş arkadaşlığı ve kreş öğretmeni olmayacağını anlamış bir önyargısını daha yenmiş. annesi ve babası çok mutlu olmuş.






borakuşun müziğe dair yeteneği olduğunu düşünüyormuş öğretmeni. bakalım zamanla neler göreceğiz...






                                                                                        Akın Müzik Atölyesine Ereğli'ye bizim için farklılık katıkları için teşekkürler.






                                              Bu arada orff nedir merak ettiyseniz bir tık.