30 Eki 2014

Çok Önlem Sıfır Kaza Değildir

    Öğretici bir başlıkla başbaşayız. konu tabiki borakuşu ve kuşun anormal düşüşleri. üç hafta önce düşüp parmağının etini koparan oğlumuz bir hafta önce başını yardı. o temkinli garantici çocuğun almadığı yara kalmadı. bunlara şükrolsun da yine panik olduk. Merdivenlerde elimden tutarken bana atlamaya karar vermiş. ben de tutamadım. kafa üstü düştü merdivenlere. üç hastane gezdikten sonra düştük yine Ankara yollarına....

   Kafatasının yaralanması korkuttu bizi. beyin hasarı , kırık olması , damak ameliyatı , kulak tüpü ......neler neler. hepsinden emin olmak için güvendiğimiz yere gitmek bizi daha iyi hissettirdi. çok şükür üç dikiş dışında sıkıntımız olmadı.

  demekki neymiş ; ani düşüşler damak ameliyatını olumsuz etkilemiyormuş!
  demekki neymiş ; böyle durumlarda devlet hastanesi acili daha güvenliymiş!(yaşadığımız yer için)
  demekki neymiş ; akacak kan damarda durmazmış!
  demekki neymiş ; kaza dediğin şeyin önüne kimse geçemezmiş!
  ve en önemlisi:
  demekki neymiş ; anneysen bile haddini bilmeliymişsin. O en iyi ben bakarım , ben korurum , benim yanımda güvende değilmiş!!! öyle bir güç varmış ki ben onun yanında kendimi ne sanmışım. Allah'a emanet herşey. önüne geçemezsin , yok. evet sen önlemini al , koru , ama sonunda O'na emanet et. her şerde bir hayır var evet. dersimi aldım!
  demekki neymiş ; annelik her zaman tozpembe değilmiş!!!
 

14 Eki 2014

Eski Kitap Yeni Post















  epeydir kitaplardan bahsetmemişim. belkide daha var aldıklarımız ama şimdilik elime bunlar geçti. kitap seçerken öncelikle bir dolap kitap sitesinden faydalandığımı söylemeliyim. yeri geliyor ilgi alanına göre tercih yapıyoruz. bir ara AY a takılmıştı , sonra uzay oldu , şimdide dinazorlar. ama en çok KEDİ ADASI nı seviyor. gerçekten çok eğlenceli bir kitap. Benim favorilerim genelde kidz yayınları.Kitap kurdu okumaya devam ediyor.


Önce CAN

  insanğlunun kaderidir bu. önce üniversite , sonra evlilik sonra çocuk ve sonra kardeş diye tutturan bir mahalle baskısına sahip olmak. bazen istenen bazende bu şartlarda bir çocuk daha mı diye tedirgin olmak. bizim için karar vermesi zor. neden bu şartlar için vazgeçmek? çünkü çalışan annesin. 10 yıl çalışmana rağmen yeni şehir merkezine yerleşen ve anca bir araba sahibi olabilen. bakıyorsun çoğunluk senin gibi çocuk yetiştirme konusunu önemsememekte ve çocuklar bilinçsiz ve sağlıksız bir şekilde büyütülmekte.onu da bırak kimin nasıl bakacağı, güvenecek kişi ve kuruluşları bulmak, buna maddi imkan ayırmak, inanmak zor. güvebnek zor. konu açılmışken yazın başımıza gelen bir olayı anlatmak istiyorum.

  yer ankara-çayyolu. saat 22:00. borayı parka götürmüştük eve bıraktık ve emrahla yürüyüş yapmaya karar verdik. daha iki apartman ilerlemeden bir baktık apartmanın birinci katına üç genç erkek pencereden tırmanıyor. emraha hırsız olduklarını söyledim , önce inanmadı. polisi arayalım dedik , yanımızda telefonlar yok. biraz ilerledikten sonra bir araba durdurduk bizim yaşlarımızda bir genç. durumu anlatıp polisi aramasını istedik. arabadan indi adresi falan veriyoruz arasın diye (tabi ben o zaman bu adam ortaklarımı diye düşünüp tedirginlik yaşadım.) derken bir baktık -şşşşşşşttt diye bir ses. üç kafadar evden inmişler ellerinde tabanca bize doğrultup adı şarjörse eğer onu çektiler. o an yaşadığım korkuyu hayatım boyunca unutamam herhalde. hepimiz kaçtık ama nereye gidiyoruz napıyoruz bilinçsizce. polisi arıyoruz bilmem kaçıncı sıradasın. neyse epey zaman sonra eve gidebildik. polise ulaştık 45 dk sonra geldi. noldu ? hiçbirşey. biz sadece öldürülme korkusu yaşadık. demek haberlerde görüpte bizi bulmaz dediğin şeyleri yaşamak an meselesi. çok şükür birşey olmadan atlattık. ama başımıza geldiğine göre ders almalıydık. herkes kızdı size ne , gör geç , ya size birşey olsaydı diye. uzun zaman yaşadım tedirginliği. aldığım tek ders telefonsuz tuvalete bile gitmemek oldu. yine olsa yine aynısını yaparmıyım bilmiyorum.

  şimdi hal böyleyken bu güvensiz çelişkili ortamda nasıl çocuk yetiştirirsin. temkinli oluyorsun çocuk güvensiz oluyor , bırakıyorsun sokak , dış ortam , dünya o kadar kirli ki.

  birileri birilerinin sırtına binmeyi  adet edinmişse sorun nerede düşünmek lazım. yeme içme barınmadan önce can güvenliği hakkımızın sağlanması lazım. caydırıcı önlemler almak lazım. eğitmek lazım ve tüm sorunları artık görmek lazım. yazık bu ülkeye, çok yazık.

13 Eki 2014

Borakuşu 46 Aylık

  Dört yaşını doldurmaya çok az kaldı . Ama dilimde bir 3.5 tur gidiyor. Niye kabullenemiyorum bilmem ama sıpam büyüyor işte. Yaptıklarını , söylediklerini , kızdıklarını , sevdiklerini anlatmaya satırlar yetmez aslında . Yinede fırsat buldukça yazmak istiyorum aklımda ne kaldıysa ;

  Dolu dolu geçen bir tatilin ardından kürkçü dükkanına geri döndük. Bora evini , oyuncaklarını , arkadaşlarını çok özlemiş olarak geri döndü . Döner dönmez aldığımız haber öğretmeninin devam edemeyecek olması oldu . Bizde madem öğretmeni yok kreşi de değiştirelim ortam değişikliği iyi gelir diye düşündük. Düşündük ve üç gün sonra kürkçü dükkanına geri döndük. Yine eski kreşinde , eski arkadaşları ve yeni öğretmeniyle buluştu. Bu sene geçen yıldan çok farklı ; büyümenin verdiği güçle sanırım daha sorunsuz ve mutlu başladı. Umarım böyle devam eder .İşte borakuşun 46. ayı :

  *Yine erken yatıp erken kalkıyor . Bu yaşına kadar demediki az geç kalkayımda şu insanlar bi uyusun. yok! Üstelik gece kabusları devam ediyor. Bunun için hala biz kitabını okuyoruz , yanında uzanıyoruz , o uyuyunca eğer uyumadıysak kalkıyoruz. Gece duruma göre ya su istemeye yada rüyasını anlatmaya bizi çağırıyor. Kabuslar azaldı bu ara ama hala devam ediyor.

  *Yemek konusunda kesin yargılarının olduğu bir döneme girdik. Önceden sevmese bile faydalı diye biraz biraz yerdi . Şimdi yemem dediyse kesinlikle dilini sürmüyor. Sevmediğide pek yok aslında ama değişik tatlara açık değil. Ammaa şerbetli tatlıları , kurabiyeyi hiç yemiyor .Bardağa döküldüğünde köpüren içecekleri içmezdi artık içiyor. Şeftali ve helva olayını ise çok abarttı bu aralar.

  *Oyun ve oyuncak durumları da değişti. Yatıyoruz kalkıyoruz lego oynuyoruz. 7-9 yaş legoları yapıyor , bozuyor tekrar yapıyor. Araba sevdası bitti şükür. Oyuncak istemiyor atık. Para bulursa direk kumbaraya atıyor ve lego alma hevesiyle biriktiriyor.

  *Oyunları ise şiddet içermeye başladı . Sürekli ateş topları patlıyor , polis olup hırsızı yakalıyor , kurt yiyen ejderha olup ava çıkıyor vs..vurdulu ,kırdılı ve hatta öldülü oyunlar başladı . Grup oyunlarına ise daha duyarlı. saklambaç , yakalamaç gibi oyunlara uyum sağlayabiliyor.

  Geçen sene sitedeki çocuklar severdi bora yüz vermezdi , surat ederdi çocuklara. Bu sene onlarla oynamayı , konuşmayı , paylaşmayı çok seviyor. Oysa ne üzülürdüm neden böyle yapıyor diye. meğer zamanını beklemek gerekiyormuş.



 *Artık kendini riske edecek hareketlerde bulunabiliyor. Fiziki temkini eskiye göre azaldı. Bunu aşmaya scooter ile başladık , yüzme ile devam ettik ve bisiklet ile bitirdik. Şimdi patene ve kaykaya hevesi var .

   *Müzik aşkı inanılmaz. çok seviyor. kendi kendine şarkılar uyduruyor .

     Elma kabuğu
     Mısır tanesi
     Babannemin kocası
     Annannemin dayısı ;
 son bestesi bu boakuşun. Dans etmeye utanmıyor artık. Teyzesinin düğününde oynadı bile. hayret ettik.

   *Kahkahakarına bayılıyoruz. özelliklede yakalamaca oynarken öyle deli kahkahalar atıyorki dilime dua düşüyor hemen. İnşallah yüzün hep güler yavrum.

   *Dil gelişimini tamamladık ve hatta aştık sanırım. Değişik kelimeler değişik cümleler kuruyor. şaşıp kalıyoruz. bir anne baba ne zaman kabullenir çocuğunun büyüdüğünü. sanırım biz tamamlayamadık.

   *Kardeş arzu ve isteği tavan yaptı bu aralar. okulda arkadaşının kardeşi olmuş. iyice etkilendi. ama erkek olacakmış ve de adı ali olacakmış. halbuki bebekleri hiç sevmez. eskiden sever ve eşyalarını paylaşırdı ama artık kısksnma sinyalleri alıyoruz. bunun içinde karar sürecindeyiz açıkcası. bi kalsın , bi olsun. hayırlısı.....

  *Görevlerini severek yapıyor artık. mesela sofraya isterse severek yardım ediyor ve hergün çöpü kapıya bora bırakıyor. parayı veriyoruz bora bize ekmek alır mısın ? diyoruz. (tabiki takip ederek ve yakın mesafeden) gidip alıp geliyor. bir kerede sinemadan mısır almıştı. hayata hazırlamaya çalışmak bu işte bence. yedir içir oynat değil ; kendi kendine ihtiyaçlarını gidermesini sağlamak.

   Geçenlerde babası arbayı temizlerken o da arkadaşlarıyla kapının önünde oynuyordu. emrahın yanına gelmiş
   - sanırım kendim yapmalıyım demiş ;
 Emrahta be olduğunu merak etmiş. bide ne görsün bizimkinin meğer tuvaleti gelmiş. kendi kendine yapmış ve giyinmiş. evde de yaptırıyorum zaten. klozete boyu yetmiyor. taburesini lavabodan çekiyor (iş oluyor baya) yapıyor. tabiki tertemiz değil ama böyle öğrenecek.

   Kıyafetlerini giyip çıkarabiliyor artık. alt üst sorunu kalmadı şükür. bir tek çorapta sorunumuz var çıkarma tamam ama giyinme cık! Sevmiyor ağır çocuk onu bekleyene kadar ben yapayım diyorummmm vazgeçiyorum :)

  *Soru dönemi bitti sanırım.
   -bu neyden yapılmış anne?
   -tahtadan.
   -neden?
   -daha kullanışlı olduğu için.
   -olmazsa nolur?
  bu aralar azaldı. -neden mevzuu hala devam ediyor ama diğer kurcalamalar azaldı.

 

*Duygularını hemen ifade ediyor. seviyorsa sevmiyorsa kızıyorsa hemen.
   -Annecim bak burak gelmiş oynamak istermisin?
   -hayır!ben onu sevmiyorum.
    yada beni çağırdığında başka biri cevap verirse sana demedim anneme dedim diye hemen tavır koyar.

   *Çok düşünceli , çok akıllı maşallah. aslında böyle olmasını sevmiyorum. mesela biri başka birini uyarsa bu üzerine alınır. Teyzesinin gelin arabasına dokunmuş , bir çocukta elleme o gelin arabası demiş. ayyyy nasıl üzülmüş anne ellersem nolur? diye süzüle süzüle gelmiş yanıma. belki biraz arsız olsun istiyorum. sanane desin çocuğa mesela :(





*resim yapmayı daha çok sevmeye başladı. müdehale etmeden geliştirmeye çalışıyoruz. boyama yapmayı sevmiyor zaten biz de çok istemiyoruz. ama gerçekten hayal gücünü yansıtan güzel resimler yapıyor. geçenlerde adını yazmış getirmiş dikkat küpü :)

,
   *Seçimini yaptı ve artık o bir fenerbahçeli. tabiki okul arkadaşları etkili oldu bunda. ben takım tutmam babası ise bir beşiktaşlı :)

    Hiç bahsetmedim ama kitaplara olan ilgisi halen devam ediyor. hala kitapevlerine gidip kitap inceliyor, bakıyor , beğeniyor. uyku saati olsun olmasın kitap okumayı ve okutmayı seviyor. yeni kitaplardan başka bir postta ilave edceğim.

   Artık daha mutlu , daha bilinçli ve en güzeli kendinden emin. okulda evde heryerde bulunduğu ortamın tadını çıkarıyor. kuralına uygun , zararsız , ağır ama mutlu. en güzeli bu oğlum artık mutlu. sanırım yeni düzeni yeni evi yeni öğretmeni kabullendi. sanırım yeniliklere daha açık artık. bu yüzden de güveni sonsuz sınırsız. bizim istediğimizde bu işte. kendine güvenen , yeten mutlu bir çocuk. hep mutlu ol daha da mutlu ol borakuşum...





20 Eyl 2014

Panik Ebeveynler Topluluğu

   Evet eğer böyle bir grup yada etkinlik varsa lideri ben ve Emrah olmalı. zavallı çocuğun her hareketinde napacaz , niye böyle ; öylemi böylemi diye sürekli çaresiz , acemi ve panik halde çözümler arıyoruz.Sebepler arıyoruz sürekli ; bizi özlemiştir , uykusu vardır , karnı açtır bilmem ne ! Hiç aklımıza bu çocuğun çocuk olduğu gelmiyor !!!. Hep mükemmel olmasını , doğru davranmasını , mantıklı olmasını bekliyoruz. Yada artık öyleydik demek doğru olur.

  Yaşam değil mi sürekli yeni sayfalar açtıran . Biz de yeni bir sayfa açtık artık . Bu sayfada Boraya inanan , güvenen ve onu sonsuz sınırsız sevgi ve anlayışla kucaklayan anne-babası var. Sürekli onu ve çevresini düzenlemeye çalışan değil ; kendilerini yenilemeye çalışan anne ve babası. Hayata onu hazırlarken hata yapmasına engel olan değil herşeyi kendisinin yaşamasına fırsat veren anne ve babası. Bu cümleleri sıralamak çok anlamlı değil aslında. İçimde bir huzur bir ferahlık var. Kendimi yoruyor olmanın gerginliğinden sıyrılış. Bu tüm aile için gerekli bir döngü oldu. Kısaca Boranın yakasından düşme mevsimindeyiz. Tıpkı sonbahara direnemeyen yapraklar gibi . Hepimizin çektiği derin bir oh var. Bir gün öğreneceğiz işte çocuk yetiştirmeyi. Durmak yok yola devam !!!!
 

26 Nis 2014

Borakuş 41 Aylık

  öyle ay gün saydığım yok aslında. sadece bloğa yazarken ula kaç aylık oldu benim oğlan diyorum , parmaklarımla sayıyorum veee başlığı yazıyorum. herşey bundan ibaret. 42 olsa 3.5 yaş diye değiştiricem ama daha 1 ay var bunun için :)

  işte böyle şükürler olsun sıpa 41. ayında. 41 kere maşallah demek geldi içimden inanmasamda. yiyo , içiyo , oynuyo , küsüyo , barışıyo , uyuyo , gezme istiyo , yorulmuyo , artık pek söz dinlemiyo....ama büyüdükçe sevgiside büyüyo. Allahım isteyen herkese nasibetsin evlat başka bişey. Böyle deyince aklıma annem geliyo. kızdırırdığımızda yada eleştirdiğimizde onu - eh ben size bişey demiyorum , ana olunca anlarsınız derdi! cidden çok anormal bi kimya bu annelik ve beraberinde salgılanan herşey.

  neyse nitekim benim oğlan 41 aylık oldu. vurgulamak istediğim şey bu. ilerde bir kardeş olursa aaa bora 41. ayında şunları yapmış sen neden yapmıyorsun demek için yazıyorum bunları , unutkanım ya. hayata kalıcı izler bırakmak yani. yada kardeş olmadığnı düşünelim bora açıp okusun diye ona hatıra bırakıyorum işte. tek bir bebeklik fotoğrafı olmayan , anıları ise sürekli kardeşleriyle karıştırılıp duran ben için çok ince bir davranış kesinlikle.

  geçen kapı çaldı. komşu! oğlu var boradan 6 ay kadar küçük. ama tam bir çete. sürekli büyük çocuklarla oynayan , sorunlarını annesi çözen , elide sopalı bi çocuk işte. eee semiha hanım bu parktaki çocuklara vuruyor napayım dedi. şimdi hem anne , hem öğretmenim. parkta da veletlere müdehalede ediyorum , beni işin ehli sandı herhalde. dedim ceza verebilirsiniz. şok oldu nası yani dedi. dedim yani ordan uzaklaştırın , işte vuracaksan burda onayamazsın , arkadaşlarını rahatsız ediyorsun falan diye , yani park cezası vermesini söyledim. baktım pek yatmadı kafasına. iyi ama dedi ya pısırık olursa!!!şok sırasının bana geçtiğini fark ettim. ne diyeceğimi bilemedim. 

  ertesi gün  : yine parktayız. borada tırsıyo bu arada o çocuktan , oynamak istemiyo. bende saygı duyaraktan kolluyorum borayı çocuk sataşır falan diye. neyse bizimki başka bi çocuğa elindeki kürekle vurmaya başladı.vurulan çocuğun annesi benim komşuya bağrıyo :
  
 -Annesi vuruyo bak.
 -oğluuum yapma.

  bu arada çocuk devam ediyo vurmaya.

  -annesi bak hala vuruyo.
  -ha ben anladım onun arabasını almış arabasını istiyo o !

  çocuk teknik değiştirip taş atmaya başlıyo

 -annesi durdursana çocuğu.
 -y... hadi gidiyoruz eve hadi !

  ama ne eve gidildi ne bişey yapıldı. ben ise ölüyorum sinirden. düşündüklerimi sesli söyledim utanmadan. dedim şu hareketi boraya yapsaydı vallahi döverdim. senin çocuğun pısırık olmayacak diye bizim çocuklarımızın günahı ne. sen vurda al dövde al diye büyük çocuklara karşı korurken çocuğunu bizim çocuklarımızıın günahı ne. sonra bu çocuk büyüyecek bilmem ne marka arabasında yüksek müzik sesle dünya benim modunda klasik bir erkek olacak işte. biz çocuk büyütme sanatını bilmiyoruz. parklara bi bakın ; çocuğunu sallarken sigara içenler , salıp çocuğu oralı olmayanlar , cipsler , çekirdekler , çöpler , saldırgan çocuklar , oynamaya çalışan bebekler....karman çorman. hep orduda parka gittiğimizde saldırgan koşan çocukları görüpte köylerden geldiklerini ve park görmediklerini düşünürdüm. meğer bu bizim çocukların doğasıymış. bizim doğamızmış!!!






  bu konuda yazılacak konuşulacak çok şey var belki. okulları , parkları , nesil çocuğunu ve bu çocukların acımasızlığına inanamıyorum. nesiller değişti biz değişmedik. annemler zamanında o cahillikte bizler böyleyken napıyoruz bu çocukları , nası kirletiyoruz hayret. ve anladımki memleketin heryeri aynı kaç yer değiştirdik hep aynı hep aynı.
kuş bu ay yine aynı düzende ilerledi. sadece hareketlerde ve dil gelişiminde inanılmaz gelişmeler var.

*artık kendini fazla sakınmadan saçma sapan çocuk hareketlerine başladın nihayet. hoplama zıplama eskiden tedirgin olduğun yerlere tırmanma inme gibi boraya göre riskli hareketleri yapar oldun. gözün karardı diyebiliriz.

*iştahın azaldı , yemeye karşı isteksizsin. fast food kültürü yerleşmeye başladı. habire dışardan yiyelim abur cubur alalım hele çikolatayı hergün bir kova yiyeyim istiyorsun.

*diğer adın gezginci olabilir artık. sürekli parka gidelim , alış merkezine gidelim , ankaraya gidelim , orduya gidelim...gidelim de gidelim ; gezelim de gezelim :)

*sosyalleşme konusunda kendi kendine büyük adımlar atıyorsun artık. merhaba ben boralar , sevenlere karşı gülücükler falan. 


*cinsiyet ayrımını okuldan öğrendin sanırırm. yok kızlarla oynanmaz , yok kızlar pembe sever , yok bebek sevmem ben yok bilmem ne. kendimce önüne geçmeye çalışıyorum ama akran öğrenmesi daha baskın biliyorum.


*sahiplik duygusu hat safhada bu dönemde. özellikle dışarda başkalarına karşı bizim arabamız , benim annem , benim babam falan. eşyalardan daha çok araba -anne -baba üçleminde bu ilişki. ileride nolur bilemem.
*hiç yorulmuyorsun artık. şöyle sızıp uyuduğun bir yada ikidir. valla maşallah benim yüzümü kara çıkartıyosun. daha da değişeceksin.
*müziği çok seviyorsun. bende doğaçlamalarımla seni destekliyorum. yemekleri pişirmişem borayıda tuğçeye göndermişem :))
*ingilizceyi çok seviyorsun. anne şunun ingilizcesi ne , bunun ingilizcesi ne? bildiklerim tamamda ! ah be yavrum annen ne bilsin ingilizceyi !

*kıyafet takıntın başladı seninde. yo hale ne versem giyiyorsun ama yenilere taktın. yeni kıyafet giycem , kemer takcam , kıravat takıcam ...

*en komiği bülent ersoydan korkuyorsun. tvde gördüğün an ya kapattırıyorsun yada kafanı tırsrmış vaziyette yan çeviriyorsun.

*23 nisanda kreş tatildi. mecburen benimle okula geldin. tedirgin oldum beni işimden etcen peşimden ayrılmayacaksın diye ama aferin oğlum beni utandırdın. utandım sana güvenmediğim için.

*seçiyosun işte. kiminle oynayacağına ne yapacağına nasıl yapacağına herşeye sen karar vermek istiyosun. biz hiç müdehale etmiyoruz. ay geçen kum boyama yapmak istedin , boyadın. seninle yaşıt birde kız vardı annesiyle. kadın delirtti beni yok eteği pembe yap , yok saç sarı olur ...biz seni salıyoruzda dur bakalım.

daha vardır mutlaka anlatılacak. bora cücüğü büyüyor işte. korkuyorum bazen. Allah bütün yavruları ailelerine bağışlasın , borayıda bize inşallah..............

İlk Bayram

 nasıl bir öğretmenim bir bayram postum bile yok! tüm hevesimi borakuşun gösterisinde aldım da ondan. malum anne ve babalar çalışan  olduğu için kreşimiz bizleri düşünerek bayramımızı erken yaptı. herkes gelip gönlünce cücükleri izlesin diye.

  nasıl bir heyecandır anlatamam. velileri daha iyi anlıyorum şimdi. onlar öylece sahnede dursunlar yetiyor bana. hem ağlıyorum hep gülüyorum. 4-5 yaş grubu beraber hazırlamışlar. bu yaş çocuklarından bu rontlar...gerçekten zaman çocuğu enteresan , çok yetenekliler. tabi öğretmenlerimizin , ablalarımızın kısaca tüm okul çalışanlarının sayesinde.

  borakuş ilk bayramında ispanyol gitaristi oldu. tabi hayali asker olmaktı amma :)

  gösterinin başından sonuna kadar sıkışıktı. bi oynuyo bi bacak sıkıyo ; hiç oralı olmadım. normalde koşturup tuvalete götürürdüm , kendi söylesin diye gitmedim peşine. kendi söyledi mi? hayır. gösteri bitipte aldığımda annne annneee çişim varrr!!!diye narayı bastı :)MUTLU SON :)


2 Nis 2014

yeni kitap

  bu mevzuya başlık klasikleşti artık. yine kitap yeni kitap. bu sefer baya bi yeni. değişik bir yayınevi. artemis yayınları ve new york tımes çoksatanlarından.







  böcek hanım serisi. tamamı 5 kitaptan oluşuyor.

 *böcek hanım sahilde
 *böcek hanım ve arı bey
 *böcek hanım çiftlikte
 *böcek hanım ve böcek çetesi
 *böcek hanım

 yeni ve yeniliklere bu aralar düşkün olan bora çok sevdi kitaplarını. kendi seçtiğindenmidir bilinmez eski kitaplarını okumak istemiyor artık. okuyoruz drama yapıyoruz. ayrıca çıkartmaları da var. bizimki sadece kesmek için kullandı. pek işine gelmedi doğrusu.

1 Nis 2014

Borakuş Kırk Aylık

   Bizim büyümek isteyen abi şu an :

  *Kıyafetlerini kendi giyip çıkarabiliyor. ancaaak çorap giyemiyor , düğme ilikleyemiyor.

  *Tek ayak üzerinde durabiliyor ve zıplayabiliyor.

  *Bağcıksız olan ayakkabılarını giyip çıkarabiliyor.

  *Banyoda saç yıkatma sorununu başını yukarı kaldırarak çözdük. tavana bakıyor ve yüzüne köpüklü su gelmiyor. banyo sorun olmaktan çıktı yani

  *Saçtaki konaklar hala yaşıyor. mustela konak şampuanıyla sadece önlemeye çalışıyoryz. oda saçını matlaştırıp , sertleştiriyor.

  *Kendi kendine oynamaktan hoşlanıyor artık . bende onu oynarken izlemekten hoşlanıyorum . hayal  dünyasına girebilmenin , ne düşündüğünü hissedebilmenin tek yolu onun oyun kurmasına ve oynamasına izin vermek.

  *Köpüren içecekleri sorun etmiyor artık . köpüren içecekler ne derseniz bardağa ilk konduğu andaki köpüren su , ayran ve meyve suyu tabiki . bi ara köpük varrr diye söylenirdi , unuttu , söndü.

  *Orff eğitimine başladı bir aydır. ona çok şey kattığını düşünüyoruz. kuşta çok eğleniyor.

  *Gece kabusları , ağlamaları , gülmeleri devam ediyor. belki dört kere uyanıyor geceleri . anneeeee diye bağırıyor. koşarak gidiyorum. masumca -yanıma yat! dediği an oyyyyy...

  *Yemeklerini tamamen kendi yiyor. arada sen yedir diye vızırdıyor tabi.
 
  *Kreş başlayınca malum akran öğrenmelerde başladı. dün anne bana kötü çizgi film açarmısın dedi. normalde korkar bakamaz. açtım. evet yine korktu bakamadı ve yok izlemeyeceğim diye vazgeçti. okulda öğreniyor tabi. mesela 23 nisan gösterilerinde asker var ve malesef tüfekleri varmış. sürekli asker olmak istediğini söylüyor. sürekli silah sesi çıkarıyor. o ne sesi diyorum asker şeyi diyor (adını bilmiyor garibim)ama bana doğrultup anne düş vurdum seni dediği an derin bir offff çekiyorum içimden.

   *Akran öğrenmelerinin diğer dezavantajı ise yemek konusu bora için. herşeyi yiyen çocuk yemek seçmeye , ağzını kapamaya hatta ağzından çıkarmaya başladı. tersi abur cubura düşkünük başladı. cips istiyo artık. adınıda cip koymuş :) oy oyy ben o annelere ne diyim. cips yiyen çocuklara çok üzülüyorum gerçekten.

  *Kitapları hala çok seviyor. yazamıyorum pek ama sürekli kitap alıyoruz. ayrıca meraklı minik dergiside her ay yine kuşun elinde. sanırım böyle devam etcek..

  *Sürekli yeni bişeyler istiyor ve yenileri seviyor. yeni kıyafet , yeni kitap , yeni oyuncak. sadece yeni yiyeceklere önyargılı. yemek istemiyor bende zorla tadına baktırıyorum. beğenirse yiyor beğenmezse yemiyor.

  *Bu dönem okula daha keyifle gidip geliyor. güvendi ve kendini garantiye aldı tabi. aynı şey müzik okulundada  oldu. öğretmeni ilk hafta annelerle aldı. ikinci hafta tek çocukları alınca benimki başladı ağlamaya. şok oldum bide içlerinde kreşe giden tek çocuk. çünkü ilk hafta alışkanlığı içerde anneyle garanitye alacak kendini. neyse artık alıştı ve sorun yok. Yani benim çocuğum garantici kesinlikle özgüvensiz değil!!!!

  *Akşamları çöpü koymak , sofraya yardım etmek , kirlileri sepete koymak ve nadir çalan kapıyı açmak boranın görevi. şimdi bulaşık makinesini yerleştirmeyide öğreniyor. ne çok iş o kadar güven.

 *Tek derdi büyümek. büyüyünce maça gitcekmiş , biz gidip izleyecekmişiz. spor araba alıp beni gezdirecekmiş. miş miş miş

  *İnanılmaz resim yapıyor. boyamayı oldum olası yaptırmadım. sınırlı boyamaya karşıyız ailecek. serbest karalama yaptı kuş. şimdi ise resme dönmeye başaldı karalamalar.

işte bu ben :)




                             bu da babası ve bora top oynarken :)





  *puzzledan hoşlanmıyor artık. varsa yoksa araba - lego. yakalamaca ve saklambaçta sevdiği grup oyunları.

  *dil gelişimi aldı başını gitti. bu aralar takmış : - anne napmaya çalışıyon sen ? diyip duruyo. bi alem cücük.

  *dansa ilgili bu aralar. sebebi bayram hazırlıkları olabilir. sürekli şarkı söylüyor dans ediyoruz.

  *nerdeyse bütün ilaçlara alerjisi var. tüm grip şurupları , suprax antibiyotik ve aferine alerjisi var. derisi kabarıp kızarıyor. bitkisel tedavileri kullanıyoruz. her sabah 1 tatlı kaşığı pekmez (özellikle keçiboynuzu), hergün 1 meyve , badem , ceviz ve kabak çekirdeği , bol su , ezilmiş çörekotu ve bal karışımını vermeye çalışıyoruz. kefiri malesef hazır alıyoruz. sade olanını içiyor ama ben mayalamak istiyorum. maya bulamadım henüz. ha bunlara rağmen çok mu sağlıklı ? hayır tabi hatta şu ara hasta yine .

  biriktirince olmuyor işte , anlık yazayım diyorum o da olmuyor. büyüdükçe de olmuyor belki. neyse olmuyor işte...





Sanata Doğru

  eveeet...bir varmış bir yokmuş. köyden kente göç eden yıldırım ailesi sosyalleşme ve yılların acısını çıkarmak isterlermiş. borakuş kreşe başlamış ama yetmemiş. düşünmüşler taşınmışlar kuşu piyano kursuna göndermeye karar vermişler. tuğçe öğretmen demişki daha erken önce orffla başlayalım. araştırmışlar ve 4 yaş grubu oluşması için tuğçe öğretmenden haber beklemişler. ayrıca öğretmeni çok beğenmiş ve güvenmişler. derken müjdeli haber gelmiş. kuş dört yaşdaşıyla beraber başlamış orff eğitimine. sanat için ilk adımı atmış ve çok mutluymuş. artık sadece kreş arkadaşlığı ve kreş öğretmeni olmayacağını anlamış bir önyargısını daha yenmiş. annesi ve babası çok mutlu olmuş.






borakuşun müziğe dair yeteneği olduğunu düşünüyormuş öğretmeni. bakalım zamanla neler göreceğiz...






                                                                                        Akın Müzik Atölyesine Ereğli'ye bizim için farklılık katıkları için teşekkürler.






                                              Bu arada orff nedir merak ettiyseniz bir tık.

10 Mar 2014

İkinci Kırk

  ikinci kırkın içinde borakuşu . artık iki elin parmaklarına sığmayan ayda , büyüdüğünü ispatladığı yaşta ama yine gönlümün , ömrümün taaaa içinde koccaman bir yer kaplamakta . çok söyler oldum 'evlat başkaymış .'

  çok meşgulüz bu aralar . zamanımızın çoğu kuşa ait tabi . iş güç artık sıradan olmaya başladı . yeni hedeflerle güne başlamak ve şu yorgunum hırkasını omzumdan atmak , bu niye böyle şu niye şöyle sorgularından kurtulmak uzun lafın kısası kendini yenilemek diyetindeyim . nedenini postun sonunda anlaşılır.

  günlerden cumartesi ve alev hanıma randevumuz var üstelik saat sabahın 8inde . malum randevu bulmak zorken saati sorgulamayı hiç düşünmüyoruz bile . boracık zar zor uyanmış . tahammül edemediği açlıkta ve nedense tedirgin . dizimin dibinden ayrılmıyor . alev hanım tüm yolları seçiyor-deniyor ama bu sefer inatlaşıp ağlamaya başlıyor benimki . eeee kabak benim başıma patlıyor tabi . doktorumuz açıkca bu çocuğun hali ne diyor - üç yaşındaki kreşe giden çocukta ne bu hal , bu güvensizlik? çevreyi değil artık kendinizi değiştirin diyor ve ona zarar verdiğimizden bahsediyor .zarar nedir derseniz nerden başlasam diye bir iç geçiririm.

   evet kusurlu doğan bir çocuğa sahip olmanın hataları bunlar . her adımında yanında - peşinde olmak,  her işine el atıp onu yormamaya çalışmak , yaşayarak değil anlatarak öğretmeye çalışmak , fırsat vermemek , sürekli temkinde olup onu güvensizliğe düşürmek ......ve sıra sıra mek maklı cümleler . alev hanımın dediği tek cümle aklımda 'düşünki yarın öleceksin bu çocuk nolacak?o zaman yarın ölecekmişsin gibi büyüteceksin 'bu cümle yeni yol haritamdır . düşünüyorum gerçekten boranın bensiz yaptığı hiç bişey yok . üstüne-başına , yemeğine-aşına herşeyine müdehale ediyorum çocuğun . hala bebekmiş gibi davranıyorum . yeni sayfalar , yeni karamsarlıklar , yeni ümitlerle ayrılıyoruz . teknik ve taktikleri alıyoruz ama hiçbişey kalmıyo aklımda . çünkü öyle bi dank etmişki herşey kafama o suçluluk duygusu , o karmaşa !sadece mayenehaneden hemen çıkıp ağlamak istedim ve ağladımda .

   ray charles.ünlü bir caz müzisyeni . yaşı kaç hatırlamıyorum ama annesi kansere yakalanıyor . bu arada oğlunun da gözlerinin zamanla görme yetisini kaybedeceğini öğreniyor . bunun için gündüzleri gözlerini bağlıyor ve geceleri zaten karanlık diye açıyor . anne öldüğünde ray kör olmuş ama kendi başının çaresine bakabilecek duruma geliyor . anne onu hayata hazırlıyor işte . alev hanımın anlatmaya çalıştığı tamda bu . ben olsam ohoooooo .

  işte o gün bu gündür güven-özgüven-mutlu-girişken-ayakları üzerinde durabilen bir çocuğa dönüştürmek . ve şükürki doğru yolda olumlu gelişmelerle yürüyoruz . bora artık bir çok işini kendi yapıyor ve yaptıkcada başarma hazzını yaşıyor gerçekten . hakkını arıyor , inatlaşıyor , kaybetmeyi öğreniyor . gün gün değişimi seyretmek bize yetiyor .

  o kadar şey varki yaşanan sığmıyor kelimelerin anlamına . beni belki ben gibi olanlar anlar . kimi derki biz nelerle uğraşıyoruz kadının derdine bak . ama en baçta dedim ya 'evlat başka'. tanıyanlar bilir inanılmazda temkinlidir sıpa . hayatta düşünmeden -hesaplamadan hareket etmez . işte buda beni o suçluluktan kurtarıyor . çocukta temkinli napayım diyorum , sonra kendime dönüyorum yine.

  kendimi yenileyerek başladım işe . yenilik bu baştan ayağa olmalı . hani kadınlar proğramlara katılıp güzelleşiyorlar ya .öyle çıkacağız karşınıza . şunu yazsam doğru olur .

                      TADİLAT NEDENİYLE KAPALIYIZ 


6 Oca 2014

Sorguda İki Hece

  Az önce iki kitap eşliğinde uyudun. yanındaydım uyurken , her gece olduğu gibi. anne dedin korkulu rüya görmek istemiyorum. önce sohbetler ettik , sonra uyku duanı. sen uyudun ama ben hep dua ettim korkulu rüya görme diye. korkma diye. sen mutlu ol diye.
  Cumartesi başladı sorgum. öğretmeninle dönem değerlendirme toplantısında. biraz gevşek bırakmamızı istedi , kendi kendine yetebileceğini isbatlamamızı. biliyorum bende suçluyum dedim. ben hatalarımı biliyorum. voleybol maçında sen koştururken peşinden gelmemi yadırgamış öğretmenin. peşimden gitmeyin nolur bırakın diye söylenmiş. haklı! sen artık yaşıtlarınla koşup oynamalısın , bize güvenmeden , arkanı dönüp gelip geldiğimizi yoklamadan , kendinle olmalısın.
  Pazar günü top havuzuna girmedin. istedin , bir kaç kere kapısına gittin. sorduk yok dedin. o zaman eve gidelim dediğimizde ağladın gitmeyelim ben oynayacağım diye. ama iş işten geçmişti. nefsini tuttun yine. neden girmedin dedim - çok arkadaş vardı dedin. evet kalabalıktı , ama sen artık....
  Bugün söz verdik diye yine götürdük seni top havuzuna. girdin içeri ve sadece iki küçük kız vardı. hiçbişey yapmadın. birkaç oyuncakla oyalandın. elin yine saçındaydı. sanırım panik halinde geliştirdiğin bir tik oldu bu. el sürekli saçının alın kısmında konak yolma derdindesin. kafan ise hep yara!oysa bugün aynı şeyi daha üç aydır tanıdığım arkadaşımdan yine duydum. bu çocuğu sen böyle yapmışsın! itiraf ediyorum uzun zamandır ilk kez ağladım. sana ne yaptık biz.
  evet her parkta oynadığında peşindeydik aman düşerde dikişleri açılır , damağın eski haline döner diye,
  evet her oyuncak oynadığında yanındaydık , ağzına birşey alırda damağını zedelersin diye,
  evet kimselere kolay kolay emanet edemedik , sana bizim gibi bakamazlar diye,
  evet öyle büyük ablalara yada abilere bırakıpta oynatamadık seni,
  evet seni büyüttüğümüz yerde de park falan yoktu zaten , sırf sen eğlen diye 2 saat yol gittik. sen köy acemiliğini üzerinden atamadığından korkup sinerdin,coşkuyla oynayan çocukları görünce. bizde alışasın diye düştük peşine bu sefer. kendine güvenir -cesaretlenirsin sandık.
  evet hep düşme etme diye kollamayı alışkanlık haline getirdik , çünkü en yakın hastane 2 saatlik uzaklıktaydı.
  evet bir yıl arayla sünnet çıktıbu sefer, bir yazıda o korumayla geçirdik.
  evet hep doğru olacaksın diye hiç bırakmadık seni , hep kontrolümüz altında , güvendeydin.
 evet senin için geldik buralara , sen kreşlere git , yaşıtlarınla vakit geçir , sosyalleş diye . çok yol kat ettik benim gözümde. kimse seni-beni- bizi bilemez. geçmişimizi , yaşadığımız çevreyi , yaşadıklarımızı bilemez. diyorlarki genzinde etmi var niye böyle konuşuyor. anlatıyorum ve her anlattığımda yeniden yaşamak bir kenara geleceğin için endişeleniyorum. ya kimse konuştuklarımı anlamıyor diye içine kapanırsan............
  evet çoğu belki bizim hatamız ama sende çok garanticisin be çocuk . mizacında bu senin yani. öyle hoplayan zıplayan oralıkta fır dönen çocuk değilsin yani.illa tanıyıp güveneceksin. mesela top havuzunda tutturdun arkadaşlarımda gelsin. şimdi iş öyle bir hal aldıki sadece kreştekiler arkadaş , diğer çocuklar güvenilmez sana göre. onlarla çok iyisin , orda bir sorun yok.  bunu damı ben öğrettim şimdi ? uzun lafın kısası ; biz , sen ve büyüdüğün yerin sonuçları bunlar. ama çözümsüz mü?değil elbet. isterimki önce canın sağolsun , gör bak neler değişti daha neler değişecek hayatımızda. yarın orf kursuna başlayacaksın. ve dahi babanın daha ne planları var bilsen.
  içim karamış halde şu an. neler yapılabilir diye düşünüyorum. geniş bir zamana ihtiyacımız var. herşey zamanla değişecek inşallah. sabırla yeni bir serüvene başlıyoruz. bu çocuğu ben böyle yapmadım demiyorum ama sorgular ve soru işaretleri kemirmekte beynimi. önce sağlıklı ol da sen gerisi kolay annecim , gerisi kolay.....

  

1 Oca 2014

İlk Gösteri

  bu nasıl bir heyecandır anlatamam. Şimdi velileri daha iyi anlıyorum valla. Boranın kreşinde yerli malı gösterisi vardı. Vardı diyorum çookça ertelenmek zorunda kaldı. malum ilk kreş yılı ve çocukların bitmek bilmeyen hastalıkları. öğretmenleri an kolladı resmen hepsi gelsinde gösterimizi sunalım diye.

  nihayet 30 aralık pazartesiye yapılması kararlaştırıldı. cuma gününden pantolonu gömleği ütülendi , okula bırakıldı. tabi beni bilenler bilir o anda bile duygusallaştım. saatler ilerledi ve salonda yerimizi aldık. bu kadar mı tatlı olurlar. her gösteride başta oğlum hepsini sevdim , sevdim ,sevdim. çok tatlılardı.

  biz endişeliydk tabi bora hayatta şiirini okumaz diye. ayyy yavrum iki kere okudu hemde. ilkinde sesi duyulmadı. sonra mikrofonda okudu. tabi el başta konak yolmacada. heyecanlandı napsın yavrum.



   şiirlerden sonra rontlar vardı. ah o çocuklar hepsi bir halde , hepsinin derdi ayrı. benimkide gözünü dikmiş öğretmenine bakıyor. sırf kurallara uyacak diye. hiç dayanamaz illa verilen görevi yerine getirecek. çocuk olamadı büyük olacak :( bu arada sürekli el ya başında konaklarda , yada burnundaydı. heyecan tiki dedim kabullendim. napayım.

  kısaca çoook güzel ve heyecanlı bir gündü. borayı okulda arkadaşlarıyla , sahnede görmek harika. tarif edilemez. Allah daha nice güzel günlerini gösterir inşallah.

Yepyeni yıl

 Öncelikle sağlıklı , huzurlu , neşeli , tayinimizin çıkacağı , herşeyin elimin altında olacağı , kalorüferli ,  temiz ve sıcak sulu , araba sürmeyi artık öğrenebileceğim , borçsuz ,harçsız , sorunsuz , boranın bezini bıraktığı ve yatağında yatmayı tercih edeceği , Emrahın okulu bitirip yanımızda olacağı , müdürden izin almak zorunda olmayacağımız , kafama koyduklarımı ertelemeyeceğim , soraban abaküsünü kullanıp  Kur'anı Kerimi öğrenebileceğim , özgüvenimin doruklara ulaştığı ,unutkanlığımın son bulduğu ,zırt bırt girdiğim depresyonların yok olduğu , öyle sıradan bir yıl diliyorum.Mucizelere açığız yinede :))



Sağlığı olmayana sağlık , eşi olmayana eş , işi olmayana iş , borcu olana para , çocuğu olmayana da çocuk getirsin 2013.Herşey gönlünüzce olsun....

Hahaaaa geçen yıl bunları dilemişim , çok şükür hepsi gerçek oldu.Artık sadece önce sağlık , sonra huzur ve mutluluk dilerim Allah'tan. Sevdiklerimizle beraber sorunsuz yaşayacağımız bir yıl olsun.Hoşgeldin 2014.Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.

Kitap yine kitap




   Yavru kuşa yeni yıl hediyesi olarak kitap seçti babası. İyide yapmış yetiştiremiyoruz sıpaya. Hemen ezberleyiveriyor.




  İlk kitabımız yine Yky den. Annemin çantası çooook güzel ben çok beğendim. Belki beni anlattığından. Son kısmı biraz abartı geldi ama adı çocuk kitabı işte. Borakuş beğendi.
Sonraki kitaplarımız ise Tübitak. Çocuk hakları beyannamesine göre hazırlanmış bir seri. yaş olarak 5-7 ama bizimkine uyuyor ne diyeyim. gerçekten güzeller ama.
Salyangoz Adam , Ariyanna'nın Sihirli Kutusu, Kaybolan renkler, Rikinin Yeni dünyası, Annem Babam Nerede, Gülücükler Şatosu. Devamı var bizden bu kadar.




Herkese sağlık , huzur ve mutluluk dolu bir yıl diliyoruzzz....